Eyvah Sevgilim Beni Hiç Kıskanmıyor!

Kıskançlık, aşkın bir göstergesi midir? Varlığı kadar yokluğu da tehlikeli midir? İlişkiler söz konusu olduğunda akla gelen bu sorulara hala yanıt bulunamazken bilinen bir gerçek var ki o da aşırı kıskançlığın tehlikeli sonuçlar doğurabildiği.

Eyvah Sevgilim Beni Hiç Kıskanmıyor!

Kıskançlık, ilişkilerde, sosyal hayatta ve bilimde adı oldukça sık geçen bir konu. Kıskançlık, hem başkalarının sahip olduğuna sahip olma isteği, hem de sahip olduğunu, başkasına kaptırma korkusu, bir ilişkinin veya bir kişinin yitirileceği endişesidir.


Günlük yaşamımızda, özellikle ikili yakın ilişkilerde kıskançlık kavramıyla sık sık karşı karşıya geliyoruz. “Kıskançlık, aşkın gölgesidir” diyor Ayala M. Pines. Kıskançlık için, yitirilmek istenmeyen bir kişinin ya da ilişkinin yitirileceği ya da tehdit altında olduğu sanısıyla yaşanan karmaşık bir ruhsal yaşantı, acı verici duygu diyebiliriz.


Kıskançlığın insanın doğasında mı olduğu, yoksa sonradan öğrenilen sosyo-kültürel bir kavram mı olduğu hala tartışılmaktadır. Evrim teorisine göre kıskançlık, kadın ve erkek için farklı evrimsel güçler tarafından şekillenmiş doğal bir tepkidir.


Cinsiyet farklılıkları da insanın evrimsel tarihi boyunca karşılaştığı farklı üreme bedelleri ve uyum problemlerine bağlıdır. Ecrim teorisine göre, döllenme kadın vücudunun içinde gerçekleştiği için anne çocuğun kendisinden olduğundan emindir, oysa baba bundan hiçbir zaman yüzde 100 emin olamaz.


Bu yüzden de partnerinin onu cinsel anlamda aldatması erkeğin ilerde hem onun olmayan bir çocuğa imkanlarını sunması, hem de soyunu devam ettirememesi demektir. Kadının böyle bir problemi olmamakla birlikte, insan yavrusu iki ebeveynin de bakımına ihtiyaç duyduğu için, kadının soyunu devam ettirmesi için o bebeğin yaşaması gerekmektedir. Kadın bunun için partnerinin imkanları ve olanaklarıyla desteğine ihtiyaç duyar.


Evrimsel teoriye göre bu yüzden, partnerinin başka bir kadına aşık olup, zaman ve imkanlarını ona yönlendirmesi kadın için bir tehlikedir.  

 

Sosyo kültürel yaklaşıma göre ise kıskançlık, sosyal ve kültürel bir olgudur. Kişi yaşadıkça, içinde bulunduğu toplumun yarattığı ilişki kurallarına göre kıskanmayı öğrenir. Kendi anne ve babasının ilişkisi o kişinin karşı cinsle ilişkisinde bir model olacaktır. Onların sevgi, saygı, sadakat, kıskançlık tanımlarını öğrenen çocuk, büyüdüğünde kendi ilişkisinde bu tanımlara uygun davranacaktır. Cinsiyet farklılıkları da kadın ve erkek için kıskançlık yaratan durumları ve uygun tepkileri tanımlayan sosyal kurallardan etkilenir.


Kıskançlık aşkın göstergesi değildir. Aşk, aşırı sevgi ve bağlılık duygusudur. Olağan sevmeden, kişinin duygularını yönetmede zorluk yaşaması durumuyla ayrıştırılabilir. Özellikle ilişkilerin başında yaşanan bu duygu, zamanla, ilişki olgunlaştıkça yerini daha kontrol edilebilir ve kalıcı duygular olan, sevgi, güven ve sadakate bırakır. İnsanın sahip olduğu bu değerli şeyi kaybetmekten endişe duyması beklenen bir durumdur.


Bu sebeple, birbirini gerçekten seven iki insanın arasında bir miktar kıskançlık olması doğaldır, fakat sahiplenme duygusunun aşkla alakası yoktur. Kıskanç kişilerin, sevilmeye karşı aşırı bir ihtiyaçları vardır ve yaşadıkları güvensizlik ve yetersizlik duygularıyla baş edemedikleri için ilişkide bulundukları insanın sevgisini kimseyle paylaşmak istemezler.


Kıskançlık yaşayan kişiler bir yandan ilişkilerini sürdürmeye çalışırken, bir yandan da özgüvenlerini korumaya çalışırlar. İlişkiyi korumaktaki amaç daha fazla yaşantı paylaşmakken, aşırı kıskanç kişiler bunu ancak tehdit ederek, zor kullanarak ya da küserek sağlayabileceklerine inanırlar. İlişkinin bir rakip tarafından tehdit edildiğini hissettikleri zaman da bu rekabette kaybedeceklerini, sevilmediklerini, sayılmadıklarını düşünürler.


Kıskançlık, içerisinde özgüven eksikliği ve yetersizlik duygularını barındırır. Kişinin özgüveninde düşme olduğu zaman, kişi kendini yetersiz, değersiz hissetmeye başlar. Sahip olduğu sevgiyi hak etmediğini ve kaybedeceğini düşünür. Bu endişe de kıskançlık duygusuna ve onunla baş etmek için yapılan sağlıksız davranışlara sebep olur.


Aşırı kıskanç kişi, eşini devamlı kontrol eder, takip eder, onun yaşantısını sınırlar ve üzerinde bir baskı oluşturarak onu kaybetmeyeceğini düşünür. Oysa sadakat, tehditle değil sevgiyle sağlanır. Kıskançlık sonucu yapılan hareketler (takip etme, baskı altında tutma, öfke, şüphecilik) karşı tarafı daha da uzaklaştırır.

11.2.2011 - 5113



İlgili Diğer Yazılar
Madde Bağımlısı Çocuk ve Aile
Madde Bağımlısı Çocuk ve Aile
Pandemide yıpranan anneleri sevindirmenin yolları
Psikiyatristten tam kapanma önerisi: Sevdiklerinizle görüntülü görüşün
Psikiyatristten tam kapanma önerisi: Sevdiklerinizle görüntülü görüşün
Duygusal manipülasyon nedir?
Duygusal manipülasyon nedir?
Psikolojik temalı diziler gerçeği yansıtıyor mu?
Psikolojik temalı diziler gerçeği yansıtıyor mu?
Konuyla İlgili Sorular
İlgili Forum Konuları

SAĞLIK HABERLERİ Tüm Haberler Sağlık Haberleri Rss

FOTO GALERİ Tüm Foto Galeriler
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz

SAĞLIK VİDEOLARI Tüm Videolar
Sağlık Video Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi

 

[Hata Bildir]