|
Endüstri yönlendirmeli beslenmeye dikkat! "Yaşama şeklimizi, tabiatımızı ve beslenme şeklimizi düzeltmeliyiz! Aksi durumda kötüye giden kalp sağlığınızın ilk habercisi ani gelen bir kalp krizi olabilir… "
Son on yılda tüm dünyada kronik hastalıklarda bir artış görünmektedir. Hipertansiyon, diyabet, kan lipit düzeylerinde artış ve belki de hepsinin temelinde aşırı kilo… Belki farkında, belki de farkında olmadan endüstrinin de yönlendirmesi ile sağlığımız bozuluyor. Endüstri bize tatlıları, daha yağlı ve lezzetli besinleri, daha kolay yollarla ulaşılabilir kıldığı için artık masa başından "tıklayarak " beslenen bir yapımız var. Bu beslenme tarzının denekleri son birkaç dekatta sonucunu verdi, toplumda her 3 kişiden 1'i hipertansif, neredeyse 5 kişiden biri diyabetik, üçte 2 si kolesterol bozukluğu içerisinde. Bunlara yataklık eden "şişmanlık hastalığı, obezite " ile ve üstüne de sigara içtiğimizde sonuç: 30'lu yaşlarında kalp krizi geçirir hale gelen bir nesil…
Çocuklarımız çevrelerinde ve medyada sürekli yanlış beslenme ürünleri ile bombardıman altında, "karbonhidrat temelli (şeker bazlı) beslenme! " Unlu mamüller, doğrudan hızlıca kana geçen şekerler ve sağlıklı sıvı yağlar yerine katı tereyağı, margarin ve diğer hayvansal yağlar…
Bu besinlerin tamamı vücutta şeker, ve her gün yeterli egzersiz ile yakılmadıkları takdirde yağ olarak vücudumuzda birikmektedir. Nerede? iç organların etrafında ve içlerinde, … Zaman içinde ise fazla olan bu gereksiz depo bizde damar serliği başta olmak üzere kanser dahil her türlü hastalığa kapı açıyor.
İnsan biyolojisi beslenme ve doyma ile ilgili olarak temelde proteinler ile düzenlenmektedir. Yani ne kadar karbonhidratlı yerseniz yiyin, 1-2 saat sonra gideceğiniz yer yine mutfak olacaktır. Bunun yerine yağsız ve tuzsuz olmak üzere et, süt, yumurta (sarısı hariç), peynir, yoğurt, mercimek, baklagiller ve yeşil sebze-meyve ile beslenin. Vücut, limitine dayanınca size yememe sinyali gönderecektir. Bu konuda farkındalığımızı arttırmalıyız!
Toplumumuzda ne yazık ki kilo vermek, sigarayı bırakmak yerine ilaç içmeyi tercih eden insanlarımız, örneğin biyolojik yaşlarının ilerlediğinin bir habercisi olabilecek olan erken saç beyazlaması durumunda da alışkanlıklarına devam edip saçını boyatmayı tercih etmektedir. Elli kilo fazlası olan birinin "Beyaz ekmeği mi kahverengi ekmeği mi tercih edeyim? " sorusu da bu yan yollara kaçışın açık fotoğrafı olsa gerek. Ancak yitirdiğimiz kalp sağlığımız bu şekilde geri gelmeyecek ve saç boyamak sağlığımızı iyileştirmede bize yardımcı olmayacaktır. Fazla kilonun sadece görüntüyü değil, kalbi de bozduğu farkındalığını yerleştirmeliyiz.
Spor yapmıyor, diyette sebze meyve, dengeli protein ve esansiyel yağlar yerine endüstriyel katı yağları tercih ediyor, un ve şekere adete abone oluyor, tuzsuz yemek tüketmiyoruz. Bu bir nevi toplumsal akıl tutulmasıdır. Batı illerimizde hipertansiyon, diyabet, sigara kullanımı, obezite ve kalp hastalıkları birçok gelişmiş batı ülkesinden de fazla. Masadan tok kalkmamayı öğrenmeliyiz, çoğumuz şehir hayatında tükettiğimiz besinleri yakamıyor, kilo alıyoruz. Vücutta artan yağ dokusu, zaman içerisinde sinsi olarak damarlarımızı içten ve dıştan etkileyerek kalbimizi hastalandıracak kötü özellikte metabolik maddeleri kan dolaşımına salmaktadır. Kan dolaşımımızda artan bu kimyasal uyarıcılar kalp damar hastalıkları ve metabolizma hastalıkları yanında kansere de sebep olmaktadırlar. Tüm bu maddelerin ilaçlar ile engellemek mümkün değildir. Uygun kiloda olmak tüm bu sayılan rahatsızlıklar için uygun tedavi olacaktır. Diyet ve spor yapmak hayatımızın bir parçası olmalı.
Kalp krizi yıllarca sürerek gelişen damar sertliğinin son noktasıdır. Tüm dünyada ve toplumumuzda en sık ölüm nedenidir. Bu nedenle çoğunlukla engellenebilir olan hastalıkların oluştuktan sonra kısmen tedavisi yerine hiç oluşmaması için çabalamalıyız. Daha uzun, daha iyi ve daha sağlıklı kalplerle yaşamak için yaşama şeklimizi, tabiatımızı ve beslenme şeklimizi düzeltmeliyiz.
Tek bir kalbimiz var, ona iyi bakalım!
Dr. Sinan Altan KOCAMAN
Kardiyoloji Uzmanı
Ankara Özel Güven Hastanesi
1.10.2013 - 13297
|