|
Morbid obezite veya Türkçedeki anlamıyla hastalık düzeyinde şişmanlık, çağlar boyunca var olmakla birlikte modern hayat tarzının yaygınlaşmasıyla birlikte artan bir şekilde önem kazanmıştır.
Şişmanlık; sadece estetik değil aynı zamanda sağlık açısından da ciddi problemler yaratıyor. Yüksek kan basıncı (hipertansiyon), şeker metabolizmasındaki bozulma ile şeker hastalığı (diyabet), yağ metabolizmasındaki bozulma ile yüksek kan yağ ve kolesterol seviyeleri (hiperlipidemi), kalp ve akciğer hastalıkları, karaciğer sorunları ve safra kesesi taşları, eklem ağrıları artroz ve bel fıtığı, reflü hastalığı ve hatta bazı kanser türlerinin ortaya çıkma şansı obeziteye bağlı olarak artış göstermektedir. Ayrıca dış görünüşü ile ilgili sorunlardan dolayı psikolojik ve sosyolojik sorunlar kişiler ailesel, toplumsal ve mesleki hayatlarında da başarısızlıklar yaşamaktadırlar.
Şişmanlık Ciddi Bir Sağlık Sorunudur!
Obezitenin birçok tanımı olmasıyla birlikte en çok kullanılan tanım, vücuttaki yağ oranının kadınlarda yüzde 30 ve erkeklerde yüzde 25’in üzerinde olmasıdır.
Daha bilimsel tanımı ise Vücut Kitle Endeksi (Body Mass Index-BMI) yani kilogram cinsinden ağırlığın metre cinsinden boyun karesine olan oranı ile ifade edilir. BMI yüzde 30’un üzerinde ise o kişi şişman kabul edilmekte, yüzde 40’ın üzerinde ise morbid obeziteden bahsedilmektedir.
Sadece estetik değil aynı zamanda sağlık açısından da ciddi problemler yaratan şişmanlıkla savaşta pek çok yöntem var; diyet programları, farklı egzersiz türleri ve hatta ilaç kullanımı… Ancak, tüm bunlar, bazen uygulama zorluğu gerektirebiliyor.
Örneğin; diyet ve düzenli egzersiz kuvvetli irade gerektiriyor. Bazen de yan etkileri nedeniyle etkin sonuç veremeyebiliyorlar. İşin daha da kötüsü, sürekli kilolarıyla savaşan ve bir türlü sonuç alamayan kişiler sonunda hem psikolojik hem fiziksel açıdan yorgun düşebiliyor.
Diyet, egzersiz, bitkisel ve ilaç tedavileri, akupunktur ve benzeri alternatif tedaviler etkili olmakla birlikte genellikle yeterli sonuç edilememekte ve girişimsel tedaviler gündeme gelmektedir. Bu aşamada mideye yerleştirilen balonlar, mideye kelepçe takılması (bant takılması), mide küçültme operasyonları ve alınan gıdaların vücut tarafından emilimini azaltan operasyonlar yüksek oranda tatmin edici ve kalıcı sonuçlarla obezite sorununa çözüm getirebilmektedir.
Verilen Kilolar Geri Alınmıyor!
1982 yılında ilk defa midenin içine yerleştirilen ve hacim işgal eden bir balon kullanarak ileri derecede şişman olan hastaların ameliyatsız ve ilaçsız tedavileri denendi.
Diyet uygulamada zorlanan, ilaç desteklerinden yararlanmayan veya yan etkiler yaşayan, ayrıca mevcut yandaş hastalıklar nedeniyle cerrahi tedavilerden yararlanamayan ileri derecede şişman hastalar (ideal vücut ağırlıklarından yaklaşık yüzde 35-40 daha ağır olan insanlar) bu şekilde daha rahat diyetlerine uyabilmekte ve etkin bir şekilde kilo verebilmektedirler.
Günümüzde yapılan değişik çalışmalardan elde edilen bilgilere göre; şişman hastalar bu yöntemle ortalama olarak 6 aylık süre içinde vücut ağırlığının ortalama yüzde 20-30'u kadar kilo verebilmektedirler ve birinci yılın sonunda genellikle verilen kiloların yüzde 90’ı korunmaktadır. Mide içi balon yöntemi kolay uygulanabilen, güvenilir ve şişmanlığın tedavisinde etkili bir yöntem olarak uygulanmaktadır
Teknik olarak narkoza gereksinim duyulmaksızın, belirli testler yapıldıktan ve uygun hastalar bulunduktan sonra silikondan yapılmış bir balon su ile şişirilmekte ve ortalama 6 ay süreyle midenin içinde bırakılmaktadır.
Böylece midenin hacmindeki belirgin azalma ve sürekli devam eden doyma hissi, hastalara uygun bir diyet programını kolaylıkla uygulamaları konusunda yardımcı olabilmektedir. Bu 6 aylık süre zarfında belirli aralıklarla kontrollere gelmekle birlikte, tamamen normal hayat düzenleri devam etmektedir ve bu sürenin sonunda yine benzer bir teknikle balon söndürülerek çıkarılmaktadır.
Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi
0216 444 44 84
2.7.2010 1 - 1461
|