Pandemi ve çocuklar

Türkiye'de Covid-19 salgını ile birlikte 7'den 70'e herkesi büyük bir korku ve panik havası sardı. Yetişkinler virüs ile ilgili bilgileri güvenilir haber portallarından takip ederek korkularını yönetmeyi başarsa da çocuklar endişelerini yönetemediler. Okullar kapalı olduğu için en az 3 ay gibi uzun bir süre, giderek artan bir sıkıntı ve yükselen kaygı hissi yaşadılar.

Çocuklar Kendilerini Güvende Hissetmeli

Dileğimiz virüsün bir an önce etkinliğini yitirip yaşamımızdan gitmesi. Ancak salgın devam ederse ya da bilimsel çevrelerin öngördüğü gibi benzer salgınlar ile karşı karşıya kalırsak, çocuğa mutlaka virüsün adı, nereden geldiği, kimlere nasıl bulaştığı, ilk belirtileri, hastalığı yaşayanlarda ne gibi etkiler bıraktığı ve nasıl tedavi olunduğu ile ilgili bilgiler, yaşına uygun şekilde basitleştirilerek açıkça anlatılmalıdır. Bu noktada çocuk daha önce hiç yaşamadığı bir durum söz konusu olduğu için başlangıçta korkabilir. Dolayısıyla ona, her zaman yanında olduğunuzu; gerekli önlem ve tedbirleri aldığınızı anlatıp güvende olduğunu hissettirmelisiniz.

Bilinmeyen, belirsiz düşman daha çok korku verir. Bu nedenle çocuğunuzun virüsü tanımasına yardımcı olun. İlk olarak çocuğunuza Korona virüsünü (ya da konu hangi hastalıksa o hastalığı) duyup duymadığını sorarak işe başlayabilirsiniz. Ne bildiğini dinleyerek gereği halinde yanlış bilgileri düzeltebilirsiniz. Sonrasında bunun dünyada yaygın bir virüs olduğu, insanları hasta ettiği, sağlık kuruluşu ve çalışanlarının bu hastaları iyileştirdiğini anlatarak korkmaması gerektiğini söyleyebilirsiniz. "Biz ailen olarak yanındayız. Bir sorun anında bize yardımcı olabilecek pek çok yakınımız, arkadaşlarımız ve komşularımız da var. Sağlık çalışanları ve devletimiz de bizi korumak için çalışıyor. Dikkatli olarak kendimizi korumayı ve sağlıklı kalmayı başarabiliriz" gibi cümleler kurarak küçük bir çocuğun kendini aciz hissetmek yerine daha güçlü hissetmesini sağlayabilirsiniz.

Çocukların Soruları, Duydukları Korkuyu Açığa Çıkartır

Anne babalar iyi bilir. Bir çocuk, haber izlemese, sosyal medya kullanmasa bile dünyadaki her şeyden bir şekilde haberdar olur. Bazen bir konuyu henüz fark etmediklerini düşünsek bile onlar ebeveynlerindeki korku ve endişeyi hemen anlarlar. Ardından sordukları sorular ile tüm detayları iyice öğrenmeye çalışırlar. Bu noktada çocuğun sorduğu sorulara verdiğiniz cevaplar çok kritiktir. Örneğin çocuğunuz size, "Anne sen hasta mısın, ölecek misin, ben de ölecek miyim, babam da ölür mü, dedem yaşayacak mı? "gibi sorular yöneltebilir. Bu durumda ne tozpembe bir tablo çizmeli ne de bir korku senaryosu oluşturulmalıdır. (Eğer sağlıklı iseniz) Hasta olmadığınızı söyleyin ama önlem alınmadığında virüsün insanları hasta edebileceğini de ekleyin. Hastalanan kişilerin iyileşebildiğini vurgulayın. Sözlerinizi, her zaman onun yanında olduğunuzu söyleyerek bitirin. Unutmayın, bazen bu tarz süreçler, insanların sağlıklarının kıymetini anlaması ve kendilerine daha iyi bakması açısından önemli katkılar bile sunabilir.

Kriz Zamanlarında Çocuklarınızla Daha Fazla Zaman Geçirin

Bu çapta büyük küresel felaketler, herkes için zorlayıcı… Ve özellikle kriz anlarında, süreci iyi yönetmek hayati derecede önem taşıyor. Böyle zamanlarda korkan, endişelenen bir çocuğa, ilk olarak endişelenmekte haklı olduğu söylenmeli. Onlar bizim sandığımızdan daha çok şeyin farkındalar. Bu nedenle onların endişelerini hafifletmeye ve onları sakinleştirmeye odaklanmalıyız. Karantina uygulamalarında zaten pek çok kişi evinde kaldı ve kalmaya da devam ediyor. Böylece çocuklarınıza biraz daha yakın olma fırsatını da yakalamış olabilirsiniz. Herkes evde olduğunda oyun oynamak, iletişim halinde olmak, birlikte zaman geçirmek daha kolay. Oyun saatleri iyi kullanılırsa, adeta bir terapi görevi yapar. Bazen çocuğun yaşadığı endişeyi bir oyuna taşıdığını görebilirsiniz. Örneğin çocuğunuz elindeki oyuncak bebeğe Korona Virüsü ile ilgili bir şeyler söyleyebilir. Eğer bu tarz bir durum fark ediyorsak, biz de o oyuncak bebeği sakinleştirmeye çalışmalıyız. Böylece oyuncak ile birlikte kendi çocuğumuzun kaygılarını da bir nebze olsun hafifletebiliriz.

Eski Rutininize Olabildiğince Sadık Kalın

Pandemi boyunca en çok, her gün yapabildiğimiz basit şeyleri bile yapamamaktan şikayet etmekteyiz Bir yerde oturup bir çay içmek, yemeğe çıkmak, alışverişe gitmek, farklı şehirleri gezmek gibi sevdiğimiz rutinlerimiz bozuldu. Alışkanlıklar, insanın kendini güvende hissetmesi açısından büyük önem taşırlar. Bu nedenle karantina gibi zamanlarda her istediğimizi yapamasak bile olabildiğince yaşamımızın rutinlerini canlı tutmaya özen göstermeliyiz. Özellikle çocuklar için bu çok değerli. Kriz zamanlarında en çok güven sorunu yaşarız ve kendimizi güvende hissedebilmek için eskisi gibi yaşamaya devam edebileceğimizi, yani güvende olduğumuzu bilmemiz gerekir. Çocuklar böylece kendilerini savunmasız ve yabancı bir durum ve karmaşık duygular yerine evlerinde güvenli bir limanda hissederler. Özellikle öngörülemeyecek sorunlar beklerken, hala tanıdık, bildik yani öngörülebilir akışların yaşamda olması evlatlarımızı ferahlatır.

Aylarca Kapalı Kalmak, Kalıcı Fobiler Bırakabilir

Bu süreç boyunca, ne yazık ki çocuklarımızın sağlığını korumak için onları evlerde tutmak durumunda kaldık. Elbette ki böyle büyük bir salgın ile mücadele ederken onları kalabalık sınıflarda tutamazdık. Ben bir hekim olarak risklerin çok önemsenmesi gerektiğine ve önceliğin hayatta kalmak olduğuna elbette ki hak veriyorum. Ancak evlerde aylarca kapalı kalan bu çocuklar, büyük ihtimalle insanlarla aralarına mesafe koymayı alışkanlık haline getirecekler. Şu dönem göz ardı etmek durumunda kalsak bile insan ilişkilerinde iletişimin büyük bir kısmı, dokunma duygusu ile gerçekleştiriliyor. Birbirimize dokunmadan, sarılmadan yaşamak, iletişimde soğukluklara neden olacaktır. Buna ek olarak çocukların çoğu evlerdeki zamanlarını bilgisayar ya da telefonla oyalanarak geçirdiler ki, yeni neslin ne kadar büyük bir teknoloji bağımlılığı sorunu yaşadığını iyi biliyoruz. Yakın gelecekte sosyal ortamlarda kendini rahat hissetmeyen, yani sosyal fobi yaşayan, yüz yüze iletişimden hoşlanmayan bir nesil ile karşılaşırsak bu bizi şaşırtmamalı. Unutmayalım ki, bilgisayar üzerinden eğlenmeye alışan insanlar, karşılarındaki kişilerin ihtiyaçlarını, hislerini dikkate almayan kişilere dönüşebiliyorlar. Bu da asosyallik riskini barındırıyor. Tüm bunları engellemek için, çocukların karantinada olmadıkları zamanlarda, doğa ile daha iç içe olmalarına özen göstermeliyiz. Mümkün olduğunca eve kapatmak yerine ebeveynleri ile birlikte dolaşmalarını ve tedbirlerin ciddiyetle sürdürülmesini sağlamaya çalışmalıyız. Bilgisayarlar sanal gerçeklik sunduğu için çocukların gerçek nesneler ile ilgilenmeleri de faydalı olacaktır. Mesela sosyal medyada paylaşımı azaltıp, mutfakta kek yapmaya yardım etmelerini istemek; bilgisayar oyunları yerine sahilde –eski usul- kazma kürek ve kovalarla binalar yapmak; spora yönlendirmek daha yerinde olacaktır. Unutmayalım ki parkta, bahçede vakit geçirmek, yürüyüş ve spor gibi aktiviteler, gelişme çağındaki çocukların hem psikolojik hem de bedensel gelişimi açısından gereklidir.

Not: Yayına hazırlamakta olduğumuz "Ebeveyn olma sanatı" kitabımızdan alıntıdır.

26.03.2021 - 504

Dr. Mehmet Yavuz Diğer Yazıları
ASMR Çılgınlığı; Doğal seslerin iyleştirici gücü
ASMR Çılgınlığı; Doğal seslerin iyleştirici gücü
Nörolog gözüyle Johnny Depp davası
Nörolog gözüyle Johnny Depp davası
Bilinçaltı ve falcılık
Bilinçaltı ve falcılık
Tüm Yazıları

SAĞLIK HABERLERİ Tüm Haberler Sağlık Haberleri Rss
Muğla'da Otomobil Çarpışması: 5 Kişi Yaralandı
Muğla'da Otomobil Çarpışması: 5 Kişi Yaralandı
Düzce 112 Acil Çağrı Merkezi Personelleri Eğitimi Başarıyla Tamamladı
Düzce 112 Acil Çağrı Merkezi personelleri eğitimi başarıyla tamamladı
BM, İdlib'e 2,5 Ay Sonra İnsani Yardım Ulaştırdı
BM, İdlib'e 2,5 Ay Sonra Yardım Ulaştırdı
Sokak köpeğinin kovaladığı bisikletli çocuk yayaya çarptı
Sokak köpeği bisikletli çocuğu kovalayarak yayaya çarptı
Tosya'da Üç Tekerlekli Elektrikli Motosiklet Kazası: Sürücü Hayatını Kaybetti
Amasya'da minibüs menfeze uçtu, sürücü yaralandı
Diyarbakır'da Yenidoğan Canlandırma Programı Eğitimi Verildi

FOTO GALERİ Tüm Foto Galeriler
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz

SAĞLIK VİDEOLARI Tüm Videolar
Sağlık Video Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi

 

[Hata Bildir]