Koronavirüs: Asya ülkelerinde ne gibi önlemler alındı?

Koronavirüsün ortaya çıktığı ilk yer olan Çin, vaka artış hızının düştüğü ama sabitlenemediği Güney Kore, Singapur ve Japonya'da alınan önlemleri karşılaştırdık.

Koronavirüs: Asya ülkelerinde ne gibi önlemler alındı?

Koronavirüsün ortaya çıktığı ilk yer olan Çin, vaka artış hızının düştüğü ama sabitlenemediği Güney Kore, Singapur ve Japonya'da salgının daha fazla büyümemesi için alınan önlemleri karşılaştırdık.

JAPONYA

Japonya koronavirüsün Çin dışında ilk olarak yayıldığı ülkelerden biriydi. Çinli turistlerin çok yoğun giriş-çıkış yaptığı ülkeye giren ilk vakanın da salgının çıktığı Çin'in Vuhan şehrinden gelen bir turist olduğu tahmin ediliyor.

Ancak Güney Kore ve Singapur gibi ulusal koordinasyonu sağlayan Hastalık Kontrol Merkezi'nin olmadığı Japonya'da hükümet, kriz karşısında yavaş tepki vermek, ekonomik ve sosyal hayatı sekteye uğratmamak uğruna net bir dille halkı hayat tarzını değiştirmeye ikna edememek ile suçlanıyor.

Halk sağlığı yerine ekonomiye ve Olimpiyatlara mı öncelik verdi?

Uzmanlar Başbakan Şinzo Abe'nin koalisyon hükümetinin, veriye dayanan politikalar geliştirmek yerine şu an iptal olan Tokyo Olimpiyatları, ekonomi ve ikili ilişkilere öncelik verip halk sağlığını hiçe sayma noktasına geldiğini söylüyorlar.

Öyle ki Çin Devlet Başkanı Şi Jinping'in Nisan'da yapılması beklenen ziyaretine verdiği önemi gösterircesine Japonya, ziyaretin iptal edildiği Mart ortasına dek Vuhan kenti ve Hubei Eyaleti dışında Çin'den gelen turistlere hiçbir yasak koymadı.

Hong Kong, Singapur ve Tayvan gibi ülkeler ya sınırlarını hemen kapattı ya da havalimanlarına karantina merkezleri kurdu. Japonya'da ise en işlek havalimanı Narita'da Mart ayı ortasına dek tek bir karantina önlemi bile olmaması hayretle karşılanıyordu.

İlk vakanın çıkmasından itibaren Japonya'nın yayılmayı önleme politikası; teorik olarak daha çok test yapabilme potansiyeli olmasına karşın sadece belli merkezlerde bu testleri yapmakta ısrar etmek, test edilecekler konusunda seçici davranıp sadece en semptomatik vakaları test etmek ve bulaşı kümesinin takibi ile yerinde söndürülmesi idi. Buna göre halkın genelini kapsayan geniş ölçekte testler yerine sadece ciddi belirtilerle hastaneye başvuranlar test ediliyor ve onlarla temas edenler takip ediliyordu.

Bu politika, vaka artış hızının az olduğu kırsal alanda başlangıçta bir süre işlese de ülkenin kuzeydeki Hokkaido adasının salgını büyük şehirlerde kontrol altına alamaması nedeniyle sekteye uğramaya başladı.

Nitekim Nisan başından beri dünyanın en büyük metropol şehri Tokyo ve yine yoğun nüfuslu Osaka'da kaynağı belirlenemeyen vaka sayısında önlenemeyen bir artış var.

Az testle küme takibi stratejisinin de büyük şehirlerde etkisi sorgulanıyor. Sonunda 7 Nisan'da Tokyo ve diğer altı büyük şehirde ilan edilen acil durum, 16 Nisan'da ülkenin tümünü kaplayacak şekilde genişletildi.

Hastaneye aşırı yük binmemesi için az test

Japonya'da son zamanlara kadar ülkenin katı bulaşıcı hastalıklar kanununa göre en ufak belirti göstermeyen veya hastalığı hafif atlatan Covid-19 hastaları bile hastaneye yatırılıyordu. Bu da hastane sistemine aşırı yük binmesine ve sağlık personeli ve hastalara bulaşı riskinin artmasına yol açıyordu. Bunu engellemek için Japon yönetiminin başlarda seçtiği yol, çok az sayıda insanı test etmek ve böylelikle hasta sayısını en azda tutmaktı. Ancak bu stratejide toplumda alttan alta yayılan enfeksiyonu tespit etmek çok güç.

Şu an ise hafif veya belirti göstermeyen vakaların, süreci kendilerine ayrılan özel otellerde veya kendi evlerinde geçirmeleri isteniyor ve takipleri yapılıyor.

BBC Türkçe'nin ulaştığı Londra'daki araştırma üniversitesi King's College'ın Halk Sağlığı Enstitüsü Direktörü ve Dünya Sağlık Örgütü danışmanı Prof. Kenji Shibuya'ya göre sorun, enfeksiyonun sürekli değişen evresine uygun şekilde esnek davranamayan Japonya'nın hatalı veya yetersiz politika uyguladığını kabul etmemesi ve hala "beklentiler dahilinde ufak ayarlar" yapmaya çalışması.

Prof. Shibuya, "Bu salgın benzeri görülmemiş bir kriz ve baş etmenin tek yolu da beklenmedik olanı varsaymak, Japonya'nın özel sektör ve kamu tüm bilgisini bir araya getirmek ve başı çekmek." diyor.

Uzmanlar, Bilim Kurulu'nun politikacılar tarafından adeta esir alınmasının, günlük hayatın "eskisi gibi normal şekilde akışına" izin verilmesinin ve acil durum ilanında geç kalınmasının verdiği zarara dikkat çekerek bunun sonucunda Japon halkının krizin vahametini yeterince algılayamadığını düşünüyor.

Anayasal haklar ve yasaların sınırları

Japonya'da acil durum ilan edilse de hükümetin bunu halka zorla dayatması veya ceza ile tehdit etmesi yasalara göre mümkün değil.

Gelişmiş bir ülke olmasına karşın Japonya'da işyerlerinin sadece yüzde 9'unun evden çalışma için altyapısının olması ve Japon iş kültürünün evde kalarak çalışma yerine işyerlerine giderek mühür basılmasını (hanko) özendirmesi de enfeksiyonun hızla yayılmasına neden olan faktörler.

Geçen hafta içinde Tokyo'da imparatorluk ailesinin de hastanesi olarak bilinen Keio Üniversitesi Hastanesi'ne başvuran teşhis edilmemiş veya belirti göstermeyen hastaların yüzde 6'sının koronavirüs taşıdığının anlaşılması, enfeksiyonun nasıl sessizce yayılabildiğinin kanıtı.

Prof. Shibuya, bunu önlemek için tüm ülkelerin nüfuslarının tümüne veya en azından yüzde 1'ine standart PCR testi uygulanmasının mümkün olamayacağını söylüyor.

Bunun yerine, toplumda koronavirüse karşı antikorun genel yaygınlığının kan testiyle belirlenmesini sağlayan, örneğin Tokyo'daki hastanelerde depolanan serumun analiz edilmesi ve önce sağlık çalışanlarına ve sonra da toplumun geneline uygulanmasını öneriyor.

Bu hafta içinde Japon hükümeti günde 20 bin PCR testi sayısına ulaşabilmek için dişçilere de bu testi yapma yetkisi verdi.

Kobe Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Uzmanı Prof. Kentaro Ivata ise Japon yönetiminin halka net ve güven verici bir mesaj verememesini eleştiriyor.

Ivata, ülkede karantina yasaklarının ne kadar süreceği konusunda ise enfeksiyonun gelişimine göre toplumun virüsle yaşamayı öğrenmesini ve yıllar içinde tekrarlanabilecek bir "aç-kapa" politikasının olasılık dahilinde olduğunu söylüyor.

SİNGAPUR

2003 yılındaki SARS salgınından en çok etkilenen ülkelerden biri olan Singapur, bundan ders çıkararak kurduğu sistemle bu defaki koronavirüs salgınını en iyi yöneten ülkelerin başında geliyor. Enfeksiyon Hastalıkları Ulusal Merkezi'ne göre ülkedeki ilk vaka, 23 Ocak'ta on kişilik bir grupla Vuhan'dan turist olarak gelen 66 yaşındaki bir erkekti.

Minimum test ve küme bulaşımı takibi

Salgının yayılmasını önlemek için Singapur'un ilk olarak aldığı önlemler aslında Japonya'dakine benziyor. Orada da minimum ve seçici test yapılarak küme bulaşımının izi takip ediliyor ve enfekte birisi bulunduğunda hemen izole ediliyordu.

Şu ana dek sadece 12 vefatın görüldüğü Singapur'da çoğu kişi enfeksiyonu hafif veya belirtisiz atlatmış görünüyordu. Halkın yaşamını olumsuz etkilememek adında sokağa çıkmanın şartlara bağlanması gibi tedbirler yoktu.

Ancak Nisan başında ülkede özellikle hizmet ve inşaat gibi sektörlerde asgari ücretle çalışan binlerce yabancı işçinin kaldığı yatakhanelerde baş gösteren ikinci dalga enfeksiyonla beraber hükümet strateji değişikliğine gitmek zorunda kaldı.

Singapur şu an 13 binden fazla vaka ile Güneydoğu Asya'da en çok enfekte kişinin olduğu ülke konumunda. 7 Nisan'dan beri ülkede sokağa çıkmak kurallara bağlanmış durumda. Mart sonundan beri klinik açıdan hastaneden çıkabilecek kadar iyileşen ancak testleri yine de pozitif olanlar özel hastanelere yatırılıyor.

İş izni olanlar dışında ülkeye yabancıların giriş çıkışı hala yasak.

Temas izi takibi için kurulan 20 ayrı ekip günde 4 bin kişinin temasını takip edilebiliyor. Bluetooth teknolojisine dayalı TraceTogether ve benzeri uygulamalardan da yararlanılıyor.

Test konusunda ise Singapur şu ana dek boşa test kiti harcamamak için sadece en semptomatik hastaları test edip yüksek getirisi olan minimum test seçeneğini uygulayabiliyordu.

Mart başında konuşan Sağlık Bakanlığı yetkilisi Kenneth Mak, yaptığı açıklamada "Hastalık belirtisi göstersin göstermesin toplumdaki tüm bireyleri test etmek hareketlilik sağlasa da verim açısından düşük bir seçenek" demişti.

Singapur şu an bir milyon kişi başına 14 bin 500 kişiyi test ederek bölge ülkeleri arasında yine de en fazla test yapan ülke konumunda.

Şehir devlet, sadece Nisan ayında 10 kat vaka artışıyla karşı karşıya kalınca, şu an vakaların görüldüğü nispeten genç ve sağlıklı yabancı işçiler arasında belirti göstermeyenler de dahil hemen herkesin test edilip kategorilere ayrılması gerektiğine karar verdi.

Singapur 5,7 milyon yurttaşının tümünü test edebilmek için test sayısını arttırmak istese de buna yetecek test kiti yok. Bunları yurt dışından getirtmeye ve yeni kit üretmeye çalışıyor.

GÜNEY KORE

Erken teşhis, etkili izolasyon ve zamanında tedavi

Koronavirüs salgınını kontrol altına almada örnek gösterilen ülkelerden biri olan Güney Kore'de hükümet, 20 Ocak'ta ilk vakanın görülmesinden sonra üç hafta içinde günde 100 bin test kiti üretir hale geldi. Kore Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (KCDC) Başkanı Lee Sang-won, "Çok tedirgindik. Pandemiye dönüşebileceğine inanıyorduk" diyor.

Bu sayıda test kitini bu kadar kısa sürede hazır eden dünyada başka bir ülke daha yok.

2015 yılındaki MERS salgını sırasında kötü bir performans gösteren Güney Kore, bundan ders çıkarmış görünüyor.

Geçen yılın Aralık ayında daha henüz Çin'den ilk koronavirüs vakasıyla ilgili resmi açıklama bile gelmemişken KCDC, salgın senaryosu kurgulayıp buna nasıl cevap verileceği ile ilgili bir simülasyon yapmıştı.

Yüksek ve verimli test oranı, kamu-özel sektör işbirliği

Koronavirüsün SARS'tan farklı bir gelişim gösterdiğini, hastaneden çok halk arasında kolayca bulaştığını gören Güney Kore, halkı geniş çaplı test etmeye başlamış ve 600 test merkezi açarak 51 milyonluk ülkede 500 bin test gibi bir rakamı yakalayabilmişti. Kore'nin günlük test sayısı 20 bine çıkabiliyor. Test sonuçları ise en fazla 24 saat içinde çıkıyor.

BBC'ye konuşan Güney Kore Dışişleri Bakanı Kang Kyung-wha, başladıktan sonra aniden zirve yapan salgının Mart başında ilerlemesini durdurulabilmelerini, yapılan test sonuçlarından elde edilen veriler doğrultusunda "erken tetkik, yayılımın önlenmesi ve enfekte olan kişilerin tedavi edilmesi" olarak açıklamıştı.

Bir diğer detay da 4 Şubat'ta hükümet tarafından onaylanan ilk test kitinin, Seul merkezli Kogene Biotech adlı özel sektör şirketine ait olması. Güney Kore'nin başarısında tarama ve kontrol alma çabalarında kamu ve özel sektör işbirliğinin sağlam oluşunun büyük etkisi var.

Şeffalık ve toplumu bilgilendirme karşısında kişisel bilgilerin korunması

Toplumu bilgilendirme kampanyalarına erkenden başlayan Güney Kore'de aslında halk maske takmaya ve kişisel hijyene dikkat etmeye zaten alışkın. Bunun yanı sıra hükümet yeni bir vaka keşfedildiğinde yakındaki vatandaşlara SMS yollayarak onlara çevresindeki hasta kişilerin hastalanmadan önceki güzergahları, hangi restoran veya AVM'ye gittiklerini paylaştı. Kişilerin kredi kartı kullanım bilgisi ve MOBESE kamera görüntüleri sayesinde herkesin canlı haritalar üzerinden bu tip bilgileri takip etmelerine olanak sağladı. İnsanlar, enfeksiyon riski yüksek kamusal alanlardan uzak durdular.

New York Times'a konuşan epidemik uzmanı Ki Mo-ran, "Daha baştan itibaren salgının ana kaynağının kilisedeki ayin olduğunu biliyorduk." diyor. Sonuç olarak dünyanın farklı yerlerinde görülen hayalet şehirler ve boş sokaklar gibi görüntülere Güney Kore'de rastlanmadı.

ÇİN

Salgının çıkış merkezi olan ve salgınla mücadelede aldığı yol nedeniyle virüsün bulaşımı konusunda geriye dönük araştırma yapabilecek tek ülke Çin.

Aralık başında zatürre türü esrarengiz bir hastalığın Vuhan'da görülmeye başlamasından sonra önlem almada geç kalan ve hatta gerçeğin ortaya çıkmaması için özel çaba sarf eden Çin hükümeti, en kritik dönem olan erken evrede pandeminin kontrolden çıkması ve dünyanın konuyu yeterince ciddiye almamasına neden olmakla suçlansa da sonrasında salgını hızlıca durdurduğunu savunuyor.

Sıkı karantina ve takip

Salgının yayılmasını önlemek için Çin'in yaptığı ilk şey, 23 Ocak'ta Vuhan'ın tamamını karantina altına almak oldu. 11 milyon insanın yaşadığı şehir, 3 aylık karantinadan bu ay başında kademeli olarak çıktı.

Çin'in olağanüstü bir hızla hayata geçirdiği ikinci bir uygulama da vatandaşlarını yüksek teknoloji tarama yöntemleri ile takibe alması ve evlerinden çıkmamaları yönünde hareket kısıtlaması getirmesi oldu.

Çin'de 700 milyon yetişkin vatandaşın bir QR Sağlık Kodu var. Virüs bulaşmamış olanlar yeşil, virüslü biriyle teması olduğu için risk katsayısına göre 7 gün karantinada olması gerekenler sarı, 14 gün karantina gerekenler ise kırmızı kodlara ayrıldı.

İnsanlar taksiye binerken, süpermarkete giderken, meskun mahallerde ve metroda bu kodu göstermek zorundalar. Karantinaya alınanlar için otellerde veya geniş sergi alanlarında yataklar ayarlanıyor ve 14 gün boyunca sadece yemek ve su tedariki yapılarak odalarında izole kalmaları sağlanıyor.

Test etmenin mantığı ve önemi

Halk sağlığı konusunda uzman, Şangay'daki Jiahui Uluslararası Hastanesi doktorlarından Meng Ki Yu, "Koronavirüs testi pozitif çıkan ve belirti göstermeyen iki vaka, dışarıya çok çıkmamalarına rağmen kendilerinin virüsü nasıl ve nereden aldıklarını bilmediklerini söylediler. MOBESE kameralarının görüntüleri incelendiğinde başka bir nedenle gittikleri kliniğin bekleme odasında maskesiz şekilde 30 saniye kaldıkları görülüyor" diyerek koronavirüsün yüksek bulaşıcılığının kendilerini bile şaşırttığını açıklıyor.

Vaka kriterini salgının orta yerinde değiştiren ve Nisan ayında resmi ölüm sayısına hastanelerin yoğunluktan kayda girmediği veya evde ölen 1.200 kişiyi ekleyen Çin'in verilerine şüpheyle bakanlar var.

Ancak verileri güncel olmayan tek yer Çin değil. Örneğin Amerika'da New York kenti de yakın zamanda daha önceden kayda girmemiş 3 bin 700 ölümü tespit edip rakamları güncellemek zorunda kaldı.

Bunun yanı sıra pek çok kişinin koronavirüs kapmasına rağmen hiçbir belirti göstermemesi de ikinci dalgaya karşı önlem geliştirilmesini zorlaştırıyor.

Çin, şu an için virüsün bulaşma zincirini kırmış görünüyor. Şu an antikor testlerinden elde ettiği sonuçları dünya ile paylaşıyor. Bu testler, kimlerin farkında olmadan enfekte olduğunu ortaya çıkaracak. Bu veri matematik modellemelerde kullanılarak toplumda kimlerin ne kadar evde kalması, sosyal mesafenin ne ölçüde olması, şehirlerin ve okulların açılıp açılmaması gibi önemli kararlarda yol gösterici olacak.


28.4.2020 - 44989



Konuyla İlgili Sorular
İlgili Forum Konuları

SAĞLIK HABERLERİ Tüm Haberler Sağlık Haberleri Rss

FOTO GALERİ Tüm Foto Galeriler
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz

SAĞLIK VİDEOLARI Tüm Videolar
Sağlık Video Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi

 

[Hata Bildir]