|
Her Yıl 500 Amerikalı Kalp Hastalığı Yüzünden Ölmektedir!
Bu arada, her yıl 500 civarında Amerikalı, koroner atardamarın tıkanması ya da daralmasıyla kalbe yeterince kan gidememesi sonucu oluşan koroner kalp hastalığı yüzünden ölmektedir. Başka nedenlerin yanı sıra, kandaki kolesterol miktarının yüksekliği de hastalığın oluşmasında önemli bir etkendir.
Bu gidişe dur deme zamanının geldiğini düşünen Sokolof, 1985-1988 yılları arasında ABD’nin dört bir yanında ücretsiz kolesterol ölçme kampanyaları başlatır. Hem “sokaktaki vatandaş”ın hem de Temsilciler Meclisi üyeleri gibi ekabirin ölçümlerinin yapıldığı kampanya, Nisan 1988’de “Ulusal Kolesterolünüzü Öğrenin Ayı” etkinlikleriyle zirvede bitirilir. Sokolof’un söylediğine bakılırsa, kampanya süresince kolesterolü ölçülen insan sayısı, bütün insanlık tarihi boyunca kolesterolü ölçülenlerin toplamından bile fazladır.
Sokolof’un kolesterol ölçme kampanyaları belirli bir ilgi uyandırmış olsa da henüz insanların büyük çoğunluğu yemek alışkanlıkları ile kolesterol düzeyi arasındaki ilişkiyi kavramış değildir. Oysa kolesterol düzeyinin düşürülebilmesi için, yağlı yiyeceklerin tüketiminin azaltılması gereklidir ve Sokolof, ürünlerinde tropikal yağlar kullanarak halkın kolesterolünü yükselten irili ufaklı 11 bin firmaya yollanan mektuplarla, Hindistan cevizi ve palmiye yağı gibi tropikal yağların kullanılmamasını ister.
Küçük firmaların olumlu tepki verdiği bu mektuplara büyükler pek itibar etmez; “konuyu biliyoruz”, “üzerinde çalışıyoruz”, “fasulye mi dedin” kabilinden cevaplar verirler.
Nihayet ilk başarı gerçekleşir
Bu ilk girişimin başarısızlığı üzerine Sokolof daha kamuya açık bir yol dener ve ABD’nin en büyük gazetelerine verdiği tam sayfa ilanlarla, tropikal yağ kullanan firmaları dosta düşmana ilan eder. İlanlarda slogan, “Amerika zehirleniyor”dur. Üşenmeyip okuyanlar, tüketicilerin sağlığı yerine kendi çıkarlarını önemseyen pek çok üreticinin, insan sağlığına zararlı olduğunu bile bile, tropikal yağları kullanmaya devam ettiğini ve böylece Amerikan halkını zehirlediğini öğrenir.
“Zehir” sözünü pek zehir zemberek bulan iki büyük gazete, The Washington Post ve New York Daily News ilanları yayımlamayı reddetmiştir. Sokolof “zehirlenme” fiilinin biraz fazla negatif bir içeriğe sahip olduğunu kabul ederse de kamuoyunun ilgisini çekebilmek için bu tarz bir yaklaşımın gerekli olduğunu savunur.
Sonuç, Sokolof’u haklı çıkarmıştır. İlanlar etkili olur ve çok geçmeden Sokolof bütün televizyon kanallarında boy göstermeye başlar. Bu arada, önce Sunshine Bisküvileri, ardından da Kellog’s firması tropikal yağ kullanımına ara verdiklerini açıklar.
Sırada zorlu bir rakip olan McDonald's var!
Sokolof bu ilk başarının ardından, yeni ve oldukça dişli bir hedef seçer; McDonald’s. Nisan 1989’da 20 önemli gazetede birden yayımlanan ilanlarda, “McDonald’s! Hamburgerlerin hâlâ çok yağlı” deniyor ve bir zamanların Ahmet Vardar’ını hatırlatan bir üslup içinde, “gelmeyeyim oraya” uyarısı yapılıyordu. Hayvani yağ kullanımına derhal son verilmeliydi.
McDonald’s kampanyasının başladığı gün bir basın toplantısı düzenleyen Sokolof böylece, ilanların hemen hemen bütün yerel ve ulusal televizyon kanallarının akşam haberlerine girmesini sağlar. O akşam Amerikalı televizyon izleyicileri, McDonald’s yöneticilerinin eveleme geveleme sanatındaki üstün başarılarını yakından izleme olanağına kavuşur… Kampanyanın hemen ardından yapılan bir araştırma, her 100 kişiden 38’inin ilanları hatırladığını ortaya koymaktadır ki bu muazzam bir orandır. Araştırma sonuçlarının yayımlanmasından yalnızca üç hafta sonra McDonald’s, kızartma yağlarında yüzde yüz oranında bitkisel yağ kullanmaya başladığını açıklar.
McDonald’s yetkililerine bakılırsa, bu gelişmenin Sokolof’un kampanyasıyla herhangi bir ilgisi asla yoktur. Bu konudaki çalışmalar yıllardır sürmektedir ve bu “tesadüf”ün bu kadar abartılmasıyla nereye varılmak istenmektedir!.
Sokolof’un yapıp ettikleri, bunlar ve hiç de küçümsenecek şeyler değil. Hasta ve zengin iş adamlarına duyurulur.
Herkese Sağlık Dergisi
31.8.2010 - 2042
|