Sağlık politikaları tüm dünyada güncel olmayı sürdüren ve çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Hemen her yıl gelişmiş ülkelerden bir veya birkaçında köklü sağlık politikaları değişiklikleri, sağlık reformu girişimleri olmaktadır. Bunların hepsinin altında yatan ana neden, sağlık hizmetinin kalitesi ve sağlık harcamalarının geldiği yerdir.
Ülkemizde de sağlıkta değişim programı uygulamaları sürmektedir.
Bu uygulamaların ana amacı sağlık hizmeti kalitesinin iyileştirilmesidir. Bu amaca ulaşılıp ulaşılmadığının değerlendirilmesi objektif yöntemlerle daha tam olarak belirlenememiştir. Her ne kadar temel sağlık indikatörlerinde ve bazı hedeflerde iyileşme görülmekte ise de sağlık hizmeti kalite indikatörlerindeki iyileşme hala ölçülememektedir.
İç hastalıkları uzmanları açısından süregelen sorunların önemli bir kısmı hala düzeltilememiştir. İç hastalıkları uzmanlık eğitimi, uzmanların çalışma koşulları, yan dal/genel dahiliye ayırımı, performans sistemi ve SUT uygulamalarının getirdiği sorunlar devam etmektedir.
Bu kongrede programda ağırlığın kronik hastalıklara verildiği dikkati çekmektedir. Bu yüzyıl “kronik hastalıklar” yüzyılı olarak kabul edilmektedir. Bu hastalıkların başında diabet, hipertansiyon, kalp yetmezliği, kronik akciğer hastalığı, koroner kalp hastalığı, astım, kronik karaciğer hastalıkları, kronik böbrek hastalıkları, depresyon ve bazı eklem hastalıkları (romatoid artrit, osteoartrit gibi) gelmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalara dayanarak Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan raporda (2006) en az 22 milyon erişkinin bir veya birden fazla kronik hastalığı olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle “kronik hastalıklar” Türkiye için de en önemli sağlık sorunu olarak kabul edilmelidir. Uluslararası çalışmalar bu hastalıkların gecikmiş tedavilerinin sağlık harcamalarının %75’ine neden olduğunu göstermektedir.
Kronik hastalıkların daha iyi yönetilebilmesi için “kronik hastalık yönetim modelleri” geliştirilmektedir. Bu modellerin diabet, hipertansiyon, hiperlipidemi gibi sorunları daha iyi kontrol altına aldığı, sağlık harcamalarını azalttığı ve hasta memnuniyetini arttırdığı gösterilmiştir. Bu programların başarılı olabilmesi için kanıta-dayalı klinik uygulama rehberlerinin kullanılması, sürekliliğin sağlanması, hasta ve hasta yakını eğitimi ve kronik hastalık yönetiminin koordinasyonu çok önemli bulunmaktadır.
Ülkemizde çeşitli uygulamalara bakılınca bu konularda iyileşmeye açık olduğumuz çok açık bir şekilde görülmektedir. Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği olarak İç hastalıkları uzmanlarının belirtilen tüm kronik hastalıkların yönetiminde “Koordinasyon” görevini üstlenmesi gereğine inanıyoruz. Kronik hastalıkları olan hastaların çoğunda birden fazla hastalık bulunmaktadır. Bunların herbirinin ayrı bir yan dal uzmanı tarafından yönetilmesi hem insan gücü sorunlarını ön plana çıkarmakta, hem de daha fazla maliyete neden olmakta, hizmetin sürekliliği ve koordinasyonu aksamaktadır.
Aile hekimliği sisteminin bunu tek başına çözmesi de bilimsel yeterlilik sorunları yaratabilecektir. Bu nedenlerle kronik hastalıkların koordinasyonu iç hastalıkları uzmanlarına bırakılmalıdır.
12. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi’nde sizleri tekrar gördüğümüz için çok mutluyuz. Hepinize teşekkür ederiz.
Prof. Dr. H. Erdal Akalın
TIHUD Yönetim Kurulu Başkanı
11.10.2010 - 2499
|