Uzm.Dr. Faruk Akçay Cevabı:
MS, kronik bir hastalık olduğundan, MS hastaları ömür boyu bir nörolog tarafından izlenmelidir. Yaşam boyu izlem, yaşamın engellenmesi anlamına gelmediği gibi, MS hastalarının yaşam süre ve kaliteleri, kanser veya kalp hastalıklarına yakalananlardan daha uzun olabilmektedir. Günlük yaşamı birçok yönde etkileyebildiğinden, MS hasta ve yakınlarının, bu hastalığı yaşamlarına dahil edebilmeleri, kabullenmeleri ve doktorları ile birlikte daha yüksek bir yaşam kalitesi için uğraşmaları çok önemlidir. Birinci ve en önemli adım MS’in erken tanınması ve tedaviye başlanmasıdır. MS büyük olasılıkla, kalıtımsal olarak geçmemekte, fakat bireyler arasında genetik yatkınlık etkili olmaktadır. Bu tip genetik yatkınlığı olan kişilerde henüz bilinmeyen bazı çevresel faktörler hastalığın aktif hale geçmesinde etkili olabilmektedir. MS’in her zaman çok ağır seyretmeyebileceğini bilmek önemlidir. Hatta bazen hastalık başlangıcında ortaya çıkan hastalık belirtilerinin neredeyse tamamı kaybolabilir veya geride yaşam kalitesini etkilemeyecek kadar küçük rahatsızlıklar kalabilir. MS’de sinir sistemine dahil olan sinirlerin kılıfında hasar oluşmaktadır. Bu da emirlerin uygulayıcı organa ulaşmasında sorun oluşturmaktadır. MS bulaşıcı veya ömrü kısaltıcı bir hastalık değildir. Engellilik olup olmayacağı ve olursa derecesi hastadan hastaya değişkenlik gösterebilmektedir ve bunu önceden öngörmek çok mümkün değildir. Hastalığın ilk belirtileri 20-40 yaş arasında görülür fakat çocukluk çağında görülebileceği gibi ilk olarak yaşlılıkta da ortaya çıkabilmektedir.
Klinik belirti ve bulguları, MS plaklarının yerleşim yerine göre değişkenlik gösterir. İlk belirtiler sıklıkla bulanık görme, çift görme veya görme kayıpları, kol veya bacaklarda karıncalanma, uyuşma veya ağrı şeklinde his bozuklukları ve sakarlıktan felce kadar değişebilen derecelerde güçsüzlük, konuşma bozuklukları, denge ve yürüme bozuklukları, bitkinlik veya yorgunluk şeklinde kendini gösterir. Daha nadiren yüz felci, işeme ve cinsel bozukluklar, unutkanlık, konsantrasyon-dikkat eksikliği, depresyon ile de fark edilebilir.
Tanı koymada en önemli adım, nörolojik muayene ve anamnez olup, hekime MS tanısı koymada yardımcı olarak yaygın kullanılan tanı yöntemleri ise, beyin ve omurliğin MRG (manyetik rezonas) ile tetkiki, belden alınan omurilik sıvısının tahlili (BOS), görme ve sinir yollarının elektrik testleridir (VEP). MS araştırmaları son 10 yılda çok ilerleme göstermiş olmakla beraber, şimdilik yeni ilaçlarla bile tamamen tedavi olma, hastalığı ortadan kaldırma olasılığı yoktur. Ancak modern tedavi yöntemleri hastalığın ilerlemesini yavaşlatıp seyrini değiştirerek, hastaların yaşam kalitelerini arttırmada büyük ölçüde katkı sağlamaktadır.
Geçmiş olsun.