Bağırsak mikrobiyomu ve metabolik sendrom

Modern tıbbın babası Hipokrat MÖ 460-377 yılları arasında, "Bütün hastalıklar bağırsakta başlar" demiştir.

Günlük yaşantımızda sıklıkla karşılaştığımız, dilimize adapte ettiğimiz mikrobiyota ve mikrobiyom kavramlarını açıklayarak başlamak istiyorum bugünkü yazıma. Mikrobiyom, belirli bir ortamdaki örneğin kalın bağırsaktaki mikroorganizmaların toplu genetik materyaline denir. Bu ortamdaki mikroorganizma topluluğuna ise mikrobiyota denir.

Mikrobiyomu vücudumuzun sanal bir organı veya bir bilgisayar uygulaması gibi düşünürsek konuyu daha iyi anlayabiliriz. İnsan bağırsağında yaşayan yaklaşık 100 trilyon bakteri vardır. Bu bakterilerin toplam genleri 3 milyon geni kodlayarak binlerce metabolit salgılar ve insan vücudunun birçok mekanizmasını etkiler ya da yönetir.

Bağırsaklarımızda işbirliği içerisinde yaşayan mikrobiyota, vücudumuzla karşılıklı bir fayda içerisinde insan vücudunun fizyolojisinin ve metabolizmasının korunmasında hayati bir rol oynar. Mikrobiyal topluluktaki değişiklik, obezite, kronik böbrek hastalığı, kardiyovasküler hastalıklar, inflamatuar bağırsak hastalıkları ve karaciğer yağlanması gibi hastalıkların oluşumuyla ilişkilidir.

Son on yılda yapılan araştırmalar, bağırsak mikrobiyotasının tip 2 diyabet ve kan şekeri kontrolündeki rolünü desteklemektedir. Sağlık ve hastalıklarla ilgili bağırsak mikrobiyota çalışması adeta bir devrim yaratmıştır. Daha sonra bakteri genlerinin analizi ile bakteri bileşiminin miktarının belirlenmesini ve tanımlanmasını sağlayan teknolojiler geliştirilmiştir.

Metabolik sendrom dediğimiz durum obezite, insülin direnci ve bununla ilişkili metabolik bozuklukları kapsamaktadır. Artan vücut yağ oranı sebebiyle meydana gelen metabolik anormallikler, bağırsak geçirgenliğini artması ile şiddetlenir ve bu da mikrobiyomunu anahtar bir rol haline getirir.

Yağ hücreleri ve karaciğer hücreleri, diğer metabolik hücrelere kıyasla bağışıklık hücreleri ve kan damarları ile daha yakın ilişki içindedir. Bu, metabolizma ve bağışıklık sisteminin ayrılmaz bir şekilde bağlantılı olduğunun göstergesidir. Yani vücut yağ kitlesinin artması bağırsak mikrobiyotasını bozar, bağırsakta artan zararlı bakteriler vücuda olumsuz sinyaller göndererek diyabete yol açar. Sadece bununla kalmaz, obezite, yüksek tansiyon, insülin direnci, oksidatif stres, kanda pıhtılaşma, bozulmuş kan yağları gibi durumlara neden olur.

İnsülin direnci ve obezite kalp enerji metabolizmasını bozar ve kalp yetmezliğinin ciddiyetini kötüleştirir. Beden kütle indeksindeki (BKİ) her 1 birim artış ile kalp yetmezliği olasılığı erkeklerde %5, kadınlarda ise %7 artmaktadır. Diyetisyen eşliğinde diyet tedavisi ile kilo kaybı, kardiyak sorunları düzeltir ve obezite ile ilişkili insülin duyarlılığını ve kalp ritmini. Kalp insülin duyarlılığının arttırılması, glukoz metabolizmasını hızlandırır ve kalp yetmezliği durumunda enerji üretimini normalleştirir.

Bağırsak bakterileri, pek çok mekanizma yoluyla yemeklerden enerji elde edilmesinde önemli bir role sahiptir. Pek çok bitki polisakaritleri ve kompleks karbonhidratları insanlar sindiremez. Bağırsak mikrobiyotası bunları bütirat, propiyonat, asetat gibi moleküllere ve kısa zincirli yağ asitlerine dönüştürür. Oluşan bu maddeler ise bağırsağın yararlı bakterilerine yani probiyotiklere besin olur. Bu şekilde çoğalan probiyotikler bir çok hormon ve enzim salgılayarak metabolizmamıza ve hatta psikolojimize hükmedebilir.

Metabolik sendrom oluşumunda genetik yatkınlık, bağırsak mikrobiyomu gibi içsel faktörler ve beslenme, fiziksel aktivite eksikliği gibi yaşam tarzından oluşan dışsal faktörler çok etkilidir. Bağırsak mikrobiyom hassasiyeti artık öğünlerin miktarına değil, insan için beslenme biyosensörleri olarak görünen besin bileşimine bağlıdır. Mikrobiyom konusu, obezite ve insülin direncine uzun vadeli bir bakışla karşılaştırıldığında henüz emekleme döneminde olsa da bilimsel gelişmelerin hızlı ilerleyişi her geçen gün bizi şaşırtan bilgileri gündemimize taşımaya devam ediyor.

18.04.2023 - 1722

Prof. Dr. Barış Öztürk Diğer Yazıları
Sindirimin bir günü
Sindirimin bir günü
Kahve içmenin beyin üzerindeki etkileri
Kahve içmenin beyin üzerindeki etkileri
Kortizol: Stres, Açlık ve Duygusal Yeme Arasındaki Bağlantı
Kortizol: Stres, Açlık ve Duygusal Yeme Arasındaki Bağlantı
Tüm Yazıları

SAĞLIK HABERLERİ Tüm Haberler Sağlık Haberleri Rss
Muğla'da Otomobil Çarpışması: 5 Kişi Yaralandı
Muğla'da Otomobil Çarpışması: 5 Kişi Yaralandı
Düzce 112 Acil Çağrı Merkezi Personelleri Eğitimi Başarıyla Tamamladı
Düzce 112 Acil Çağrı Merkezi personelleri eğitimi başarıyla tamamladı
BM, İdlib'e 2,5 Ay Sonra İnsani Yardım Ulaştırdı
BM, İdlib'e 2,5 Ay Sonra Yardım Ulaştırdı
Sokak köpeğinin kovaladığı bisikletli çocuk yayaya çarptı
Sokak köpeği bisikletli çocuğu kovalayarak yayaya çarptı
Tosya'da Üç Tekerlekli Elektrikli Motosiklet Kazası: Sürücü Hayatını Kaybetti
Amasya'da minibüs menfeze uçtu, sürücü yaralandı
Diyarbakır'da Yenidoğan Canlandırma Programı Eğitimi Verildi

FOTO GALERİ Tüm Foto Galeriler
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz

SAĞLIK VİDEOLARI Tüm Videolar
Sağlık Video Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi

 

[Hata Bildir]