Diyabetle Baş Etmenin Yolları Nelerdir?

Etiler Memorial Polikliniği İç Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. Murat Görgülü, "Diyabetle baş etmenin yolları!" hakkında bilgi verdi.

Diyabetle Baş Etmenin Yolları Nelerdir?

Türkiye’de yaklaşık 3 milyon insanın sorunu olan Diyabet, yaşam kalitesini düşürdüğü gibi ölümle sonuçlanabilen ağır durumlara da neden oluyor.


Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen “Diyabetes mellitus”, erken yaşlarda başlayarak insülin kullanımı gerektiren Tip 1 diyabet ve nispeten daha geç başlayıp erken dönemde insülin kullanımı gerektirmeyen, ilaçlar ve diyetle kontrol edilebilen Tip 2 diyabet olarak ikiye ayrılır.


Her iki tipte de amaç, hastanın açlık ve tokluk kan şekerlerinin normal sınırlar içinde tutulmasıdır. İyi kontrol edilmeyen diyabetli hastalarda vücudun metabolik düzenini bozar ve ilerleyen dönemlerde birçok uç organı etkileyen yapısal bozukluklar ile erken başlayan, hızlı seyreden ve yaşamsal organları ilgilendiren damar sertliği ve tıkanıklığı gelişerek, sakatlık ve ölümle sonuçlanabilen ağır durumlar oluşturabilir.


Diyabet hastalığının iyi kontrol edilmemesi sonucu oluşabilecek komplikasyonlar, akut (kısa süre içinde gelişen) ve kronik (daha uzun sürede gelişen) olarak başlıca ikiye ayrılır.


Akut komplikasyonlar, daha çok kan şekeri kontrolünün kısa sürede bozulmasına bağlı; yeni başlamış, tanı konulamamış diyabetlilerde ya da tedavinin yan etkisi olarak gözlenir.


Başlıca akut komplikasyonlar şunlardır;


1- Şeker yüksekliğine ve kullanılamamasına bağlı kanda asit artışı (Diyabetik ketoasidoz koması): Genellikle Tip 1 diyabetli hastalarda, yeni başlamış diyabetli çocuklarda ya da bilinen diyabetik hastada ek bir travmaya bağlı olarak gelişen ağır bir tablodur. Ameliyat, enfeksiyon, bilinçsiz idrar söktürücü ilaç kullanımı, kortizonlu ilaçların kullanımı, sıvı kaybı, gebelik gibi durumlar insülin gereksinimini arttıracağından ketoasidoza zemin hazırlar.


Temel bozukluk, yetersiz olan kan insülin hormonu nedeniyle vücudun ve hücrenin enerji gereksiniminin glukozdan sağlanamaması ve çeşitli mekanizmalarla vücuttaki yağların enerji verecek şekilde dönüşümünün yapılmasıdır. Yağların enerji kaynağı olarak kullanılma mekanizması sonucunda vücutta büyük zehir etkisi yapan aseton asetik asit deriveleri oluşur, aseton da bunlardan biridir. Komadaki hastanın bilinç düzeyi her aşamada olabilir, hasta hızlı ve derin soluk alıp verir, buna asidotik solunum tipi adı verilir.


Hastanın kasları ve derisi gerginliğini kaybetmiş olarak görülür; genellikle karın ağrısı vardır, hastanın soluğu aseton kokar, hastanın kan gazında asidoz, idrarda keton ve kan şekeri yüksekliği tanıyı koydurur. Hastaya acil olarak kaybettiği sıvı ve elektrolitlerin verilmesi ile düzenli olarak kilosuna göre insülinli dextroz infüzyonu yapılır. Tedavi edilmezse hastada toksik tablo ağırlaşır ve ölüm gerçekleşir.


2- Kanda asitli madde artmadan sıvı kaybına bağlı yoğunluk artışı (Nonketotik hiperosmolar koma): Özellikle diyabetik olduğunu bilmeyen yaşlı hastalarda çok yüksek kan şekeri nedeniyle aşırı sıvı kaybına bağlı olarak gelişen ve kan tuzlarında da orantısızlık oluşması sonucu oluşan bir tablodur.


Hastalarda başlıca sıvı kaybının yol açtığı klinik tablolar gelişir, bu tablolar çok hafiften, ağıra kadar değişebilir. Halsizlik, ağız kuruması, bilinçte dalgalanmalar, bazen bilinç kapanıklığı, çarpıntı, hafif ateş, tansiyon düşüklüğü başlıca klinik bulgulardır. Bu hastalarda da genellikle olayı tetikleyen bir durum olabilir, kortizonlu ilaç, idrar söktürücü kullanımı, aşırı beslenme, enfeksiyonlar koma başlangıcına neden olabilir. Hastaya uygun sıvı ve elektrolit tedavisi verilmesi, erken dönemde insülin kullanılarak kan şekeri kontrolünün sağlanması bu tip komanın tedavisini oluşturur.


3- Laktik asidoz koması: İnsan enerji metabolizmasının son ürünlerinden biri olan laktik asit karaciğer ve böbrek tarafından yeniden glukoza çevrilerek enerji olarak kullanılır ya da çeşitli metabolik olaylar sonucunda su ve Co2’ye dönüştürülerek vücuttan atılır. Özellikle ağızdan diyabet ilacı kullanan yaşlı hastalarda, bazı şeker düşürücü ilaçların yan etkisi olarak ve zamanla oluşan kalp, böbrek ve karaciğer yetersizliği nedeniyle vücutta biriken laktik asitin dönüşümü ve atılımı aksar ve vücutta düzeyi artmaya başlar.


Çok tehlikeli bir koma türü olan laktik asidoz komasının tanısı ve tedavisi de oldukça zordur. Tanı kesin olarak kanda laktat düzeyinin 5 mEq/l’nin üzerinde olması ile konulur; hastada asidotik solunum, değişken bilinç bozukluğu, karın ağrısı, bulantı ve ağır koma hali gözlenebilir. Tedavide en önemeli basamak, neden olan etkenin ortadan kaldırılmasıdır. Kalp yetersizliğinin, böbrek yetersizliğinin tedavisi ya da neden olan ilacın kesilmesi gibi, daha sonra hastanın sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması, kan şekerinin insülinle ayarlanması ve asidozu düzeltmek için bikarbonat uygulaması yapılır.


4- Kan şekeri düşmesi(Hipoglisemi): Diyabetli hastalarda en sık gözlenen metabolik bozukluklardan biridir. Özellikle insülin ya da sülfanilüre grubu şeker düşürücü hapları kullanan hastalarda görülür. Hastalar ilaçlarını aldıktan sonra zamanında yemeklerini yemez, az yer yada şiddetli efor harcarlarsa hipoglisemi gelişebilir. Bulgular nörolojik (sinir sistemine ait) ve adrenarjik ( böbrek üstü bezi katekolamin salınımına bağlı) olarak ikiye ayrılır.


Nörolojik bulgularda; duygu durum değişiklikleri, ağlama krizleri, unutkanlık, koma, el, kol, yüz uyuşması gibi bulgular. Adrenarjik bulgularda ise; çarpıntı, titreme, soğuk terleme ve acıkma hissi sayılabilir. Tedavi olarak hafif olgularda; ağızdan kesme şeker, meyve, meyve suyu alımı yeterli olurken ağır vakalarda hastanın kan elektrolit düzeyi takip edilerek şeker içerikli serumlar uygulanmalıdır.


Kronik komplikasyonlar kan şekerinin iyi ayarlanamaması sonucu daha geç dönemde oluşan ve damar sistemi ile bazı yaşamsal organları etkileyen durumlardır. Kronik komplikasyonlar diyabetli hastalarda sakat kalma ve ölümlerin en önemli nedenidir. Kronik komplikasyonlar tuttukları organ ve damar büyüklüğüne bağlı olarak mikroanjiopatik (küçük damar hastalığı) ve makroanjiopatik (büyük damar hastalığı) olarak ayrılırlar.

2.2.2011 2 - 4904



İlgili Diğer Yazılar
Şeker hastalığı böbrek nakline götürüyor
Şeker hastalığı böbrek nakline götürüyor
Uzmanlardan Diyabet Uyarısı
Uzmanlardan Diyabet Uyarısı
Düzenli Süt Tüketimi Şeker Hastalığı Riskini Azaltıyor
Düzenli Süt Tüketimi Şeker Hastalığı Riskini Azaltıyor
Diyabetik Retinopati Gözünüzü Tehdit Etmesin
Diyabetik Retinopati Gözünüzü Tehdit Etmesin
Düzenli Süt Tüketimi Diyabete Karşı Koruyor
Düzenli Süt Tüketimi Diyabete Karşı Koruyor
Konuyla İlgili Sorular
İlgili Forum Konuları

SAĞLIK HABERLERİ Tüm Haberler Sağlık Haberleri Rss

FOTO GALERİ Tüm Foto Galeriler
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz

SAĞLIK VİDEOLARI Tüm Videolar
Sağlık Video Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi

 

[Hata Bildir]