Yardımcı Üreme Teknikleri Uygulamalarında Son Gelişmeler

Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü Op. Dr. Seval Taşdemir, çiftlere kısırlık tanısı konulduktan sonra uygulanabilecek tedavi yöntemlerini anlattı.

Yardımcı Üreme Teknikleri Uygulamalarında Son Gelişmeler

Tüp bebek ve mikroenjeksiyon tedavilerindeki son gelişmeler bebek arzusu içinde olan birçok aileye mutlu sonuçlar vermekte. Bilim adamları bu alandaki çalışmalarını her geçen gün yoğunlaştırmakta ve imkansız gibi görünen vakalar dahi tedavi edilebilmektedir. Son yirmi yıldır başarı ile sürdürülen tüp bebek tedavisinde son yıllarda gelişmeler oldu. Böylelikle tedavinin başarısı arttı ve daha önce olumsuz sonuçlanan uygulamalar yeni teknolojiler sayesinde gebelikle sonuçlandı.


Birden fazla uygulama yapılmasına rağmen sonuç alınamayan vakalarda en önemli sorun elde edilen embriyoların anne rahmine nakledilmesinden sonra tutunamamasıdır. Bu durumda embriyoya bağlı problemler olabilir veya anne rahmi embriyoları reddedebilir. Günümüz de embriyonun kalitesinin iyileştirilmesi mümkün. Bu amaçla, ileri teknolojinin ürünü olan inkübatörler (içinde embriyoların büyümesi için en elverişli ısıyı, nemi ve gaz karışımını sağlayan özel cihazlar) ve geliştirilmiş kültür vasatları kullanılmaya başlandı, mikromanipülatörler ve özel pipetler yardımı ile embriyo içindeki toksik maddelerin temizlenmesi gündeme geldi.


Embriyonun kendi zarını açıp tomurcuklanamadığı durumlarda ileri teknolojiye sahip lazer yardımı ile bu süreç kolaylaştırıldı. Yumurta gelişiminin daha olumlu olması için moleküler biyoloji teknikleri kullanılarak daha saf ilaçlar üretildi ve üreme immünolojisindeki (bağışıklık sistemi bilimi) gelişmeler sayesinde anne adayının rahmine transfer edilen embriyoları kabul etmesi için özel aşılar geliştirdi. Döllenmemiş yumurtaların, kadın ve erkek yumurtalık dokularının daha sonra kullanılmak üzere dondurulması, hücre içi maddelerin ve genetik materyalin bir başka yumurtaya aktarılarak daha sağlıklı yumurta elde etme çalışmaları ile her geçen gün infertilite (kısırlık) tedavilerinde yeni ufuklar açılıyor.


Genetik (Kalıtsal) Hastalıkların Tedavisinde Preimplantar Genetik Tanı ve Yardımcı Üreme Teknikleri


Çiftler için çocuk sahibi olmaktan çok daha önemlisi sağlıklı çocuk sahibi olabilmektir. Son yıllarda genetik hastalıkların tanı ve tedavisi alanında birçok gelişmeler olmuştur. Genetik hastalıkların en erken teşhisi preimplantar genetik tanı (embriyo ana rahmine transfer edilmeden yapılan genetik inceleme) ile mümkündür. Canlı bir bebeğin yaşamına hastalıklı olduğundan dolayı kürtaj ile son verilmesi hem hekim hem de anne baba için üzücü bir durumdur. Genetik hastalık taşıyıcısı olan çiftlerin sağlıklı bebek elde edebilmeleri için tüp bebek veya mikroenjeksiyon yöntemi ile elde edilen embriyolar genetik inceleme ile değerlendirilir ve sağlıklı olan embriyolar seçilerek ana rahmine transfer edilir. Son yıllarda gelişmiş merkezlerde genetik inceleme yapıldıktan sonra ana rahmine transfer edilen embriyolar ile gebelikler elde edilmiştir. Preimplantar genetik tanı ile bebeğin doğumdan itibaren veya ileride çıkabilecek hastalıklardan dolayı kaybedilmesi önlenebilmekte ve genetik hastalık taşıyan ailelerde sağlıklı çocuk sahibi olabilmeleri sağlanmaktadır.


Mikro-TESE Uygulaması


Mikro-TESE; ağır erkek kısırlığı tedavisinde uygulanan yeni bir cerrahi yöntemdir. Özellikle üreme kanallarında tıkanıklık olmayan azosperm durumunda sperm elde etmek için uygulanan bir cerrahi yöntemdir. Mikro-TESE yöntemi mikroskop altında yapılmaktadır. Erkek kısırlığı tedavisinde üreme kanallarında tıkanıklık olmayan azosperm vakaları için uygulanan bu yeni yöntem, çocuk sahibi olmak isteyen çiftlere yeni bir kapı açıyor.


Mikro-TESE ayakta tedavisi mümkün olan lokal ya da genel anestezi ile mikroskop altında yapılan cerrahi bir işlemdir. Operasyonun mikroskop altında yapılması, testislerde sperm içeren bölgelerin tanımlanmasını, sperm kanallarının belirlenmesini ve bu bölgelerden direkt olarak sperm çıkarılmasını sağlamaktadır. Bu hastalardan mikro cerrahi ile sperm elde ediliyor. Bu yöntemle elde edilen spermler, eşlerinden alınan yumurtalara enjekte edilerek (mikroenjeksiyon tipi tüp bebek) bu çiftlerin sağlıklı çocuk sahibi olabilmeleri sağlanıyor.


Mikro-TESE’nin Klasik TESE’den Farkı


Klasik TESE yöntemi üreme kanallarında herhangi bir tıkanıklık bulunmayan azosperm vakalarında her zaman başarılı sonuçlar vermemektedir. TESE uygulamasından daha ileri bir yöntem olan Mikro-TESE işlemi ise üreme kanallarında tıkanıklık olmayan azosperm vakalarında sperm bulma oranını yükseltmektedir. Mikro-TESE işlemi, erkeğe bağlı infertilite (kısırlık) alanında özellikle mikroenjeksiyon tipi tüp bebek tedavisinde gelinen en son gelişmedir.


Mikro-TESE Yönteminin Başarı Oranı


Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; özellikle üreme kanallarında tıkanıklık olmayan azosperm vakalar (non-obstructive azospermia), genel azosperm vakaların yüzde 40-60’ını oluşturuyor. Bu grup özellikle Mikro-TESE işlemi için uygun olan gruptur. Bu grubun da Mikro-TESE işlemi ile yüzde 58’inden sperm elde edilmektedir.


Yapılan bir diğer araştırmaya göre de özellikle üreme kanallarında tıkanıklık olmayan azosperm vakalarında Mikro-TESE işlemi, klasik TESE işleminden daha başarılı sonuçlar vermiştir. Üreme kanallarında tıkanıklık olmayanların, klasik testis biyopsisi (TESE) işlemi ile yaklaşık olarak yüzde 20’sinden sperm elde edilirken Mikro-TESE işlemi ile yüzde 45’inden sperm elde edilmiştir. Bu işlem, vakanın zorluğuna göre 1-4 saat içerisinde gerçekleşmektedir. Lokal anestezi ile işlem olduysa kısa bir süre sonra, genel anestezi altında yapıldıysa 1-2 saat sonra hasta ayağa kalkabilir ve birkaç gün içerisinde de normal günlük yaşantısına döner.


IMSI Metodu


Tüp bebek tedavisinde, en iyi kalitedeki spermi seçme şansı tanıyan IMSI; yeni bir teknolojik teknik olarak sperm problemi yaşayan erkeklere daha fazla şans tanıyor. Bugüne kadar uygulanan mikroenjeksiyon tekniklerinde canlı sperm hücresi en fazla 400 kat büyütülebiliyordu. IMSI metodunda ise, ileri teknoloji ile donatılmış özel mikroskoplar kullanılarak ve 6000-8000 kat büyütülerek hücre içi yapıları detaylı olarak inceleyebiliniyor. Böylece en iyi sperm seçilerek yapılan mikroenjeksiyon uygulamasında yüzde 25–40 arasında daha yüksek döllenme şansı elde edilebiliyor.


Paternal Lenfosit İmmünizasyonu (Lenfosit Aşısı) Israrla gebelik elde edilemeyen infertil (kısır) çiftlerde lenfosit aşısı uygulamaları başarılı sonuçlar veriyor. Son yıllarda immünoloji (bağışıklık bilimi) alanındaki gelişmelerle birlikte yapılan araştırmalar, nedeni izah edilemeyen infertilite (kısırlık) vakalarının büyük bir bölümünün bağışıklık sistemindeki bozukluklara bağlı olabileceğini ve bunların birçoğunun yeni tedavi yöntemleri ile önlenebileceğini gösteriyor.


Bağışıklık sistemi, insan vücudunun hastalıklara karşı savunma mekanizmasını oluşturan karmaşık bir sistemdir. Bağışıklık sistemi proteinleri tanıdık veya yabancı olarak gruplayarak yabancı olarak grupladığı proteinlere karşı savaş açar. Bağışıklık sistemin çalışmasının en güzel ve en basit örneği mikroplar vücudumuza girdiğinde onlara karşı antikorların oluşması ve mikropları öldürebilmek için bunlara karşı bir dizi reaksiyon başlatmasıdır.


Gebelik kayıplarına, infertiliteye ve tüp bebek uygulamalarında başarısızlığa yol açan 5 değişik immün problem kategorisi vardır. Annenin bebeğe ve plasentaya (bebeğin eşine) ait dokulara karşı verdiği tepki sonucu düşükler gerçekleşir. Bebeğe ait proteinlere karşı annede oluşan reaksiyonlar gebeliğin gerçekleşememesine veya oluşan gebeliğin düşükle sonlanmasına neden olur.


Tüp Bebek Uygulamalarında Paternal Lenfosit İmmünizasyonu (PLI)


1970-1979 yılları arasında deneysel çalışmaları tamamlanan ve Lenfosit Aşısı olarak da adlandırılan bu yöntem 1978 yılından beri tekrarlayan düşüklerin tedavisinde kullanılmaktadır. Günümüzde nedeni izah edilemeyen infertilite (kısırlık) ve yardımcı üreme teknikleri ile ısrarla gebelik elde edilemeyen vakaların tedavisinde de başarı ile uygulanmaktadır. Bu vakalarda lenfosit aşısı tedavisi ile anne adayında blokan antikor adı verilen antikorların oluşmasını ve rahimde gelişmekte olan bebeğe zarar veren hücrelerin baskılanmasını hedefliyoruz.


Erkek eşten alınan kan örneğindeki lenfosit adı verilen hücreler ayrıştırılır. Lenfositlerin ayrıştırılabilmesi için özel solüsyonlar kullanılarak santrifügasyon yapılır, ayrıştırılan lenfositler anne adayının ön koluna 4 ayrı noktadan cilt altı enjeksiyonu ile verilir. Enjeksiyon sırasında hafif ağrı ve yanma hissedilebilir. Anne adayına bu tüp bebek tedavisine başlamadan önce üç kez gebelik elde edildikten sonra da iki kez uygulanması önerilir. Tedavi sonrası elde edilen gebeliklerde, canlı doğum olasılığının artmasının yanında bebeklerde büyüme geriliği ve erken doğum riski de azalmaktadır. Aşı hazırlanmadan önce baba adayı mutlaka Hepatit ve HIV açısından incelenir. Hepatit taşıyıcısı olan kişilerden alınan kan aşı hazırlanmasında kullanılmaz.


Lenfosit aşısının anne adayına ve gelişmekte olan bebeğe herhangi bir zararı yoktur. Lenfosit aşısı ile tedavi gören anne adaylarının bebeklerinde doğumsal anomali artışı veya gelişme geriliği saptanmamıştır. Lenfosit aşısı ile tedavi gören kadınlarda otoimmün hastalıkların görülme ihtimali artmaz, bu kadınların kan vermesinde veya almasında, organ transplantasyonu (organ nakli) yapılmasında veya transplantasyon için organ vermelerinde herhangi bir sakınca yoktur.


Embriyo Dondurma Yöntemi


Mikroenjeksiyon ve tüp bebek yöntemi ile elde edilen fazla sayıdaki embriyoların daha ilerideki uygulamalarda kullanılmak üzere dondurulması işlemedir. Çeşitli kimyasalların yardımı ile dondurma işlemine dayanıklı hale getirilen embriyolar, özel cihazlarda dondurulduktan sonra, sıvı nitrojen içinde (-196oC'de) tekrar kullanılacağı zamana dek saklanır. Bu embriyolar ileride kullanılmak istenildiğinde özel kimyasallar yardımı ile çözülür ve normal gelişimlerine devam eden embriyolar ana rahmine transfer edilir.


Kryoprezervasyon olarak adlandırılan dondurma işlemi spermlere de uygulanabilir. Meniden, MESA ile sperm kanallarından veya TESE işlemi ile testislerden (yumurtalıklardan) elde edilen spermler özel kimyasallar yardımı ile dondurularak daha ilerideki uygulamalarda kullanılmak üzere saklanır. Sperm dondurma işlemi kanser tedavisi için radyoterapi (ışın tedavisi) veya kemoterapi (ilaç tedavisi) gören hastaların ileride çocuk sahibi olabilmelerine olanak tanır. Kemoterapide kullanılan ilaçlar ve ışın tedavisi erkeklerde sperm üretimini kalıcı olarak bozabilir. Özellikle genç yaşta kanser tedavisi görmek zorunda olan erkeklerin, tedavi öncesinde alınarak dondurulan spermler ile ileride çocuk sahibi olmaları mümkündür.


Yumurtaların Dondurulması


Radyasyon ve benzeri nedenlerle yumurtalıklarına zarar gelebilecek kadınlardan alınan yumurtalar daha sonra tüp bebek uygulamalarında kullanılma üzere dondurulabiliyor. Yumurtaların dondurulması embryo ve sperm dondurulması işlemine göre daha zordur, yumurtaların bu işleme dayanıklılığı diğer hücrelere göre daha azdır. Dondurulmuş yumurtalarla yapılan tüp bebek uygulamaları ile gebelikler elde edilmiş ve bebekler doğmuştur.


En önemli gelişmelerden biri kadınların yumurtalıklarından alınan dokuların dondurularak saklanması ve ileride yumurta elde etmekte kullanılabilmesi. Bu yöntem özellikle radyasyon tedavisi görecek genç kız veya kadınların ileride sağlıklı çocuk sahibi olabilmesini amaçlıyor. Dondurularak saklanan doku parçaları tekrar yumurtalıklara yerleştirilerek gebelik elde edilmeye çalışılıyor. Erkek yumurtalık dokusu (testis) ile de benzer çalışmalar sürdürülüyor fakat bu yöntemlerin henüz başarı oranları istenen düzeylere ulaşmamıştır.


Blastosist Transferi ve Ardışık Transfer


Döllenen yumurta bölünerek ikinci günde 2-4 hücreli hale gelir ve klasik tüp bebek uygulamalarında bu evredeki embriyo anne rahmine transfer edilir. Doğal yollardan elde edilen gebeliklerde ise embriyo rahme beşinci günde blastosist adı verilen çok hücreli evrede ulaşır. Bu evredeki embriyonun rahme tutunabilme şansı daha yüksektir. Günümüzde geliştirilen özel besi yerleri ve bunları destekleyen özel hücreler ile embriyoları blastosist dönemine kadar geliştirmek mümkündür.


Dünyadaki gelişmiş merkezlerde uygulanan blastosist transferi ile gebelik oranlarının yükseldiği gösterilmiştir. Dünyada ilk kez Singapur'da Ulusal Üniversite profesörlerinden Dr. Arif Bongso tarafından uygulanmaya başlanan ardışık transfer uygulamasında ise anne adayına ikinci veya üçüncü günde yapılan embriyo transferinin ardından kalan embriyolar özel besi yerleri içinde geliştirilmeye devam ettirilir ve blastosist evresine gelen embriyo elde edilirse anne adayına altıncı günde bir embriyo daha transfer edilir. Bizimde uygulamakta olduğumuz ardışık transfer yöntemi ile gebelik oranları yükselmekte ve blastosist transferi ile elde edilen gebeliklerde düşük oranı çok azalmaktadır.

7.12.2010 - 3240

Op.Dr. Seval Taşdemir


Yazarın Yazdığı Tüm Makaleler
Yazarın Yazdığı Tüm Makaleler İçin Tıklayınız.
Yardımcı Üreme Teknikleri Uygulamalarında Son Gelişmeler Konusunda Ziyaretçi Görüşleri

Msapmazli@Hotmail.Com dedi ki;
28.3.2011

Hanife Yılmaz dedi ki;
28.12.2010

İlgili Diğer Yazılar
Genital bölgedeki bu problemlerin çözümleri var!
Genital bölgedeki bu problemlerin çözümleri var!
Kariyer planlamasında yumurta dondurma yöntemi ile bebek sahibi olmak mümkün
Kariyer planlamasında yumurta dondurma yöntemi ile bebek sahibi olmak mümkün
8 yıllık çocuk özlemi, Eylül bebek ile son buldu
8 yıllık çocuk özlemi, Eylül bebek ile son buldu
Doğum sonrası gebelikten korunma!
Türkiye
Türkiye'de 4 bin ebe, pandemiyle savaşa destek veriyor
Konuyla İlgili Sorular
İlgili Forum Konuları

SAĞLIK HABERLERİ Tüm Haberler Sağlık Haberleri Rss

FOTO GALERİ Tüm Foto Galeriler
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Diş Fırçanızı Karanlık Yerde Tutuyorsanız Dikkat! Tehlike Saçıyor
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Yumurtayı Pişirmeden Önce Yıkamak Ne Kadar Doğru?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Kan Lekeli Yumurta Yenir mi?
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz
Lahana Yapraklarını Göğsünüze Sarın, Faydası İnanılmaz

SAĞLIK VİDEOLARI Tüm Videolar
Sağlık Video Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Göziçi İğne Nedir? Neden Yapılır? İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Yakını Görememe ve Tedavisi İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Botoks Nedir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Sağlık Video Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi
Katarakt Ameliyat Sonrası Gözlük İzmir Kaşkaloğlu Göz Hastanesi

 

[Hata Bildir]